Bilindiği
üzere Avrupa pazarının doyması ile birlikte ülkemize yönelen yabancı
sermayeli marketlerin sayısı büyük şehirlerde hızla artmakta ve
holdinglerinde sektöre açılmasıyla birlikte marketçilikte büyük bir
rekabet yaşanmaktadır.
Ülke genelinde sayıları yüzbinleri aşan, emek ve sermayesini
birleştirerek çalışan bakkal esnaf sayıları giderek artan hiper-grosmarketler
karşısında zor duruma düşmekte, kısıtlı finansal imkanlarıyla
oluşturmaya çalıştıkları atılımları sonuçsuz kalmakta ve işyerlerini
kapatma noktasına gelmektedir.
Bakkal esnafını son yıllarda en çok rahatsız eden ve satış olanaklarını
sınırlayan unsurların başında hiper-grosmarketlerin özellikle Büyük
Şehirlerin her tarafında ve giderek diğer şehirlerde de çığ gibi artması
gelmektedir.
Hiper-grosmarketlerin üretici firmaların miktar indirimli toptan
satışları ile de desteklendiği gözlenmektedir. Ayrıca üretici firmalar
tarafından çeşitli promasyonlar sağlanarak ve raf kiraları ödenmek
suretiyle bu alışveriş merkezleri daha da uygun koşullarla satış
yapabilir olanağa eriştirilmekte ve böylelikle daha cazip satış olanağı
sunan yerler olarak özendirici bir imaja sokulmaktadır.
Üretici firmalar tarafından daha yüksek fiyatla ürünlerini alan bakkal
esnafı ise ürününü satışa sunduğunda müşterisi önünde fiyat artışlarının
sorumlusu olarak görülmektedir.
Gelişmiş ülkelerde küçük ve orta ölçekli işletmelerin korunduğu,
desteklendiği ve gelişmesinin sağlandığı bilinen bir gerçektir. Hiper-grosmarketlerin
bakkallara karşı ezici rekabetlerini önlemek bakımından fevkalade
önlemler alındığı da bilinmektedir.
Bu
nedenle, bakkal esnafının alış verişlerini büyük ölçüde etkileyen ve
büyük şehirlerde açılan hiper-grosmarketlerin şehir merkezlerinde
açılması engellemek için gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Hiper-grosmarketler karşısında bakkal ve market esnafının durumu
konusunda hazırlamış olduğumuz bu çalışma ile Ülkemizdeki ve diğer
ülkelerdeki mevcut durum ve ilgili mevzuat irdelenmiş ve öneriler
geliştirilmiştir.
II. HİPER-GROSMARKETLER KARŞISINDA BAKKAL VE MARKET ESNAFININ DURUMU
Devlet tarafından teşvik gören ve her gün
bir yenisi eklenen yabancı ve yerli sermayenin oluşturduğu dev mağazalar
(Hiper-Grosmarket) ya da mağazalar zinciri küçük esnaf ve sanatkarı
özellikle de bakkal ve market esnafını olumsuz yönde etkilemiştir.
Bugün Türkiye ekonomisi içinde çok önemli
yer tutan Esnaf ve Sanatkarlar Avrupa Birliği’ne entegrasyon çalışmaları
kapsamında şehrin merkezine açılan Hiper-Grosmarket ya da mağazalar
zinciri, küçük esnafı kepenk kapatma durumuna getirmiştir. Zaten içinde
bulunduğumuz yüksek enflasyonla birlikte ekonomik bir durgunluğun
yaşandığı bu dönemde, siftah yapmadan kepenklerini kapatan esnaf ve
sanatkar vergisini ödemekte zorlanırken bir de adım başı Hiper ve
Grosmarketlerin açılması ve hatta devletten teşvik görmesi küçük esnaf
ve sanatkarın özellikle de bakkal, market ve bayi esnafının içinden
çıkılmaz sorunu haline gelmiştir. Gelişmiş ülkelerde, Avrupa ve A.B.D’de
bu ve benzeri sorunlar en aza indirgenmekte, Devlet küçük esnaf ve
sanatkarı koruyucu tedbirler almaktadır.
III. TÜRKİYE’DEKİ MEVCUT DURUM
Bakkal esnaflarımızın en büyük avantajı
sayısal çokluğudur. Türkiye’de 2 milyon’u aşan bakkal-bayi esnafı
mevcuttur. Bu sayısal çokluk aynı zamanda cirolara da yansımıştır.
Ülkemizde bakkal esnafının genel cirodaki payı % 82 civarındadır.
Ülkemizde esnaflarımızın hipermarketler
karşısında uyum yasaları olmadığı için 400 metrekare üzerindeki
süpermarketlerin ve hipermarketlerin perakende pazardaki payları 1995’de
% 10 iken, 1997 ‘de % 14’e ulaşmış ve şu anki gibi hiçbir düzenleme ve
sınırlama getirilmez ise 2004 yılında bu payın % 35’e ulaşacağı tahmin
edilmektedir.
Ülkemizde hipermarketlerin tercih
edilmesinin temel nedeni haksız rekabetin doğurduğu fiyat indirimidir.
Ve bu durum, tüketicilerimizin alışverişlerini hafta sonlarına
kaydırmasına yöneltmiş, hafta içi bakkalımızdan sadece çok temel
maddeleri almasına yol açmıştır.
Devlet müdahalesinden doğan rekabeti
engelleyen sorunlar (devlet yardımları), rekabetin olağan işleyişini
bozacak şekilde davranan işletmelerin yarattığı sorunlar (anlaşmalar,
uyumlu davranışlar, birleşmeler ve damping), işletmelerin rakiplerine
yönelik fiillerine karşılık rakiplerin haksız fiillerinden oluşan
sorunlar (klasik anlamda haksız rekabet) ve rekabetin mevcut
olmamasından doğan sorunlar (hakim durumun kötüye kullanılması) olarak
dört gruba ayrılabilir.
Türkiye’de 4054 sayılı Rekabet Kanunu’nun
amacı, mal ve hizmet piyasalarında rekabeti engelleyici, bozucu veya
kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hakim olan
teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek ve bunun
için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını
sağlamaktır. Bazı durumlarda rekabetin açık ihlali olduğu gibi, bazı
vakalar yoruma açıktır. 4054 sayılı Kanunun 4.maddesinin b bendi, eşit
durumdaki alıcılara aynı ve eşit hak, yükümlülük ve edimler için farklı
şartlar ileri sürerek, doğrudan veya dolaylı olarak ayrımcılık
yapılmasını yasaklamaktadır. Ancak burada üreticilerin münhasır bayileri
bu yasaktan muaf tutulmaktadır.
Toptancıların rekabete yönelik olarak
belirttikleri bir diğer sorun büyük toptancı ve perakendecilere verilmiş
olan teşviklerin bu gruplara getirdiği avantajlardır. Bu sorun aynı
zamanda küçük perakendecileri de etkilemektedir. 4054 sayılı Yasanın bu
konuya ilişkin bir düzenlemesi bulunmamaktadır. Ancak Avrupa Rekabet
Hukuku’na göre, ticari olmayan amaçlarla tahsis edilmiş teşvikler gören
bir işletme olmamalıdır, yani Pazar dışında ortaya çıkan etmenlerle
ticaret politikaları etkilenmiyor olmalıdır. Sonuç olarak pazarda
çeşitli anlaşmalardan kaynaklanan bir esas nedeniyle bir işletme veya
işletme grubuna önemli bir öncelik tanınmış olmamalıdır.
4054 sayılı Yasa’nın 7.maddesine göre, bir
veya birden fazla teşebbüsün hakim durumu yaratmaya veya hakim
durumlarını daha da güçlendirmeye yönelik olarak, ülkenin bütünü veyahut
bir kısmında herhangi bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabetin önemli
ölçüde azaltılması sonucunu doğuracak şekilde birleşmeleri veya herhangi
bir teşebbüsün mal varlığını yahut ortaklık paylarının tümünü veya bir
kısmını ya da kendisine yönetimde hak sahibi olma yetkisi veren
araçları, miras yoluyla iktisap durumu hariç olmak üzere, devralması
hukuka aykırı ve yasaktır.
Avrupa Rekabet Hukuku’na göre de önemli
ölçüde aynı olan ürün veya hizmet için uygun sayıda temin kaynağı ve
uygun sayıda potansiyel müşteri bulunmalıdır. Hiçbir işletme rakiplerini
zorlayabilecek kadar güçlü olmamalıdır, ya da diğer rakip rakiplerin
onun ticaretinin en azından küçük bir bölümünü üstlerine alamayacağı
kadar büyük olmamalıdır. Ticari politikalarında karşılaştıkları
sorunları her işletme rakipleriyle bir anlaşma yapmaksızın kendi
başlarına çözmeye çalışmalıdır. Pazara yeni girecek olanlar diğerlerinin
daha önce girmiş olmaları dışında başka engellerle karşılaşmamalıdırlar.
IV. DİĞER ÜLKELERDEKİ MEVCUT DURUM
VE MEVZUAT
Avrupa’da ikinci dünya savaşından
sonra hipermarketlerde genişleme politikaları izlenmiştir. Ve şu an
hipermarketleşme Avrupa’da tepe noktasındadır. Doyum noktasına
ulaşmıştır. Diğer yandan bu değişimin meydana gelmesi eğitim ve tüketici
bilincinin gelişmesine bağlıdır. Ayrıca gelir dağılımının bozuk olduğu
bizim gibi ülkelerde bu hipermarketleşme kontrol edilmemektedir. Bu
gerçeği yıllar önce gören Avrupa ülkeleri büyük alışveriş merkezlerine
ve hipermarketleşmeye sınırlama ve düzenleme getiren yasaları hayata
geçirmiştir. Bu gelişmede hipermarket yatırımlarının desteklenmesinin de
rolü vardır. 25/05/1998 tarih ve 23297 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
“Yatırımlarda Devlet Yardımları ve Yatırımları Teşvik Fonu Esasları
Hakkında Karar”ın 5.maddesi çerçevesinde hipermarketler, teknopark,
bilişim teknolojisi, eğitim,sağlık ve turizm yatırımları da dahil olmak
üzere Müsteşarlıkça belirlenecek diğer hizmet yatırımları kapsamında
desteklenmektedir. Bu doğrultuda hipermarketlere gümrük vergisi
istisnası, yatırım indirimi, makine ve techizat alımında KDV desteği
sağlanmaktadır. Doğal ki bu süreçte bakkal esnaflarımızın etkilenmesi
kaçınılmaz olacaktır.
Avrupa’da Avrupa Birliğine üye ülkelerde
serbest rekabetin etkin bir şekilde devamını sağlamak üzere kurallar
düzenlenmiştir. Bu amaçla yapılan düzenlemeler rekabetin haksız olarak
engellenmesini ve rekabetin normal işleyişinin bozulmasını önleyici
tedbirlerden meydana gelir yani çalışabilir bir rekabet kavramı
oluşturur. Avrupa rekabet hukukuna göre dağıtım kanallarındaki rekabetle
ilgili olarak mağdur olan tarafı korumaya yönelik tedbirler gereklidir.
Bu çerçevede, işletmelerin aralarında yapacakları bir anlaşma ile,
ticari ilişkide bulundukları taraflardan birini diğerine göre rekabette
daha kötü duruma düşürecek tarzda ayrımcı uygulamada bulunma konusunda
uyuşmaları yasaktır. Ayrıca belirli şartlara sahip olmayan münhasır
bayilikle dağıtım anlaşmaları da yasaktır.
Amerikan tüketicisinin tüketim
kavramına hipermarketler uymamıştır. Amerikalı tüketici uzmanlaşmış
küçük perakendecileri tercih etmiş ve Avrupa menşeli hipermarketlere
gitmemiştir. Burada en önemli noktada Amerikalı tüketicilerin
alışverişleri tek bir noktadan değil değişik noktalardan yapma
alışkanlığın olmasıdır. Bu da eğitim ve gelir dağılımı ile büyük
perakendeciliğin açılma hızıyla ilgisini ispatlar niteliktedir. Çünkü
burada söz edilen tüketici paranın eşit dağıtılması gerektiğine inanmış
ve eğitimini bu yönde almıştır.
Amerika’da hipermarketlerin küçük
esnafı yok etmesini önlemek için rekabet yasaları çok etkin olarak
kullanılmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde Sherman,
Robinson, Patman ve Clayton Yasaları da birtakım yasaklar getirmiştir.
Sherman Yasası, ticareti kısıtlayacak her türlü anlaşma, birleşmenin
yanı sıra, iç veya dış ticarette tekelleşmeye yol açacak her türlü
faaliyeti yasaklar. Sherman Yasasına göre bir pazarda dağıtım kanalına
yönelik olarak, nihai fiyat belirlemek, bazı alıcıları boykot etmek ve
farklı fiyat uygulamaları yapmak yasaktır. Nihai fiyatı belirlemeye konu
olan yasak, dikey bir ilişki ile bir üreticinin sattığı malın tüketiciye
verileceği fiyatı belirlemesi veya yatay bir ilişki ile rakip firmaların
biraraya gelip fiyatı belirlemeleridir. Alım ve satış fiyatlarının veya
diğer sözleşme koşullarının dolaylı veya dolaysız tespiti, üreticilerin,
tedarikçilerin veya perakendecilerin belirli bir mal veya hizmetin satış
fiyatı üzerinde önceden anlaşmaya varmaları veya bir mal veya hizmetin
alıcıların alım fiyatı üzerinde önceden anlaşmaya varmaları yasaktır.
Örneğin bir üretici malını sadece kendisinin koyduğu fiyattan satacağını
garantileyen aracılara satıyorsa bu fiyatın arz ve talebe dayalı olarak
belirlenmesi ilkesini bozacağı için cezaya tabi olmaktadır. Yukarıda
belirtildiği gibi üreticilerin bazı alıcıları boykot etmesi de Sherman
Yasasına göre yasaktır. Bir pazarda bir üretici tek başına veya
rakipleri ile biraraya gelerek bazı alıcılara satış yapmayı
reddediyorsa, bu durum pazarda satıcının alıcıları kontrol gücünü
arttıracağından istediği fiyatı koymasını sağlayabileceği için yasaya
aykırıdır. Yine bu konuya bağlı olarak, Robinson Patman Yasası’na göre
farklı fiyat uygulamaları, örneğin bir üreticinin küçük alıcı ile büyük
alıcı arasında indirim farkı yapması yasaktır. Böyle vakalarda
genellikle büyüklerin alımda ölçek ekonomisinin arkasına sığınmalarının
engellenmesi için olayın tarafsız olarak incelenip bu durumun rekabeti
etkileyip etkilenmediğinin takdir edilmesi gerekmektedir. Clayton Yasası
da eğer rekabeti engelliyor veya tekelleşmeye yol açıyorsa şirketler
arası yönetim ilişkilerini, farklı fiyat uygulamalarını, bağlayıcı
anlaşmaları, münhasır bayiliği yasaklar.
Amerika Birleşik Devletleri’nde Federal
Trade Commission Yasası Rekabeti engelleyici tüm davranışları yasaklar.
Celler – Kefauver Yasası da rekabeti engelleyici veya tekelleşmeye yol
açıcı şirket birleşmeleri veya geriye ileriye yönelik tedarikçi ya da
dağıtıcıların birleşmesini yasaklar.
Almanya’da Ticaret Mevzuatının
11.3.Maddesine göre şehir merkezinde hipermarket açılması
yasaklanmıştır. Mevcut hipermarketlerin çalışma saat ve günlerinde
kısıtlamaya gidilmiş ve ayda bir Cumartesi hariç, Cumartesi günü öğleden
sonra ve Pazar günleri çalışma yasağı getirilmiştir.
Fransa’da ilk olarak 1973’de düzenlenen ve
daha sonraki yıllarda çeşitli değişikliklere uğrayan Royer Kanunu’na
göre bir bölgede perakendeye yönelik bir satış noktasının açılmasına
izin vermek için; ilgili tüketici bölgesindeki toplam arz ve talep, bu
bölgedeki ve ilgilendirdiği yerleşim alanlarındaki küçük ölçekli
perakendecilere etkisi ve küçük perakendecilere yönelik rekabetin oluşum
şartları gözönünde bulundurulur.
Royer Kanunu’na göre bir bölgede perakendeye
yönelik al-sat tipinde bir iş merkezi veya hipermarket açmak komisyon
raporunun sonucuna bağlı. Bu komisyonda ilgili yörenin belediye
başkanları, esnaf ve tüketici temsilcileri, trafik konusunda uzmanlar
bulunuyor. İlginç olan bu komisyonun açma izni vermemesi, komisyon
yasalar çerçevesinde rapor hazırlayıp ilgili yasaların uygulanmasını
istiyor.
Konuyla ilgili 05.07.1996 tarih, 96-603
sayılı Fransız yasası “küçük perakende ve sanatkar ticari faaliyetlerin
geliştirilmesi ve desteklenmesini” hedeflemekte ve 1973 tarihli ayni
yasadaki değişiklikleri içermektedir.
Anılan bu yasal çerçeve dahilinde faaliyet
göstermek isteyen ve küçük tacir veya sanatkar faaliyeti tanımına giren
işyerinin 300 m2’ yi aşmaması koşuluyla yerel makamlara (Vilayet
Komisyonu’na) başvuruda bulunması gerekmekte ve ilgi sektörde faaliyet
yapma müsaadesi aşağıdaki kıstaslar dikkate alındıktan sonra
verilebilmektedir.
-
İlgili bölgede beher ticari
sektörün genel arz ve talep durumu
-
Bölgenin ticari donanım
kıstasları ve büyük/küçük yüzölçümlü işyerleri oran ve dengeleri
-
Başvurulan projenin söz konusu
oran ve dengeler üzerindeki muhtemel etkileri
-
Projenin doğrudan ve dolaylı
istihdam üzerindeki olası etkileri
-
Aynı bölgedeki diğer benzer
küçük tacir ve sanatkar faaliyetleri rekabetine olası etkileri
Vilayet Komisyonu’nun kararı yerel ticari
altyapının planlanması ve takibinden sorumlu “Vilayet Observatuvarı”nın
veri ve araştırmalarına dayanmaktadır. Söz konusu observatuvarların
yerel düzeydeki planlama çalışmaları her sene derlenerek milli bir plan
ve program haline sokulmakta, gerektiği yerlerde yeni düzenleme ve
değişiklikler öngörebilmektedir.
Yukarıdaki koşullar 300 m2’ den küçük
işyerleri için geçerlidir. Bu yüzölçümü aşan işyeri başvuruları için
ayrıca “Ticari amaçlı işyeri müsaadesi” almak gerekmektedir. Söz konusu
müsaadenin mutlaka inşaat izninden önce alınması gerekmektedir.
Öte yandan 6000 m2’ yi aşan şatış merkezleri
için özel bir “kamu anketi” gerekmekte ve Devlet Konseyi’nin bu konuda
tespit etmiş olduğu kıstaslar dahilinde söz konusu projenin ekonomik,
sosyal yansımaları ve yerel yerleşim altyapısına olası etkileri
incelenmektedir.
6 Temmuz 1971 tarihli 426 sayılı Kanun ve
04/08/1988 tarihli 375 numaralı İtalya’da sabit yerde ticari faaliyeti
düzenleyen ticaret disiplini mevzuatı genel olarak büyük
perakendecilerin şehir merkezinde faaliyet göstermelerini ve mevcut
küçük perakendecilere yönelik olarak rekabetin işleyişini bozmamak için
çeşitli şartlara bağlamıştır. Belediyeler daha akılcı bir dağıtım
mekanizması oluşmasına yardımcı olmak amacıyla satış ağı geliştirme ve
uygunlaştırma planı hazırlarlar. Bu plan yerel nüfusun talebi ve sabit
ticari kuruluşlar arasındaki optimal dengeyi, sektörün tümünü hesaba
katarak tüketiciye işlevsellik ve üreticilik açısından en uygun hizmeti
vermek amacını taşır. Bu plan belediye alanındaki mevcut dağıtım
kanalının durumunu belirler, bu kanalın gelişimi ve uygunluğunun
sağlanması açısından kural ve direktifler yayınlar ve çeşitli mal
sektörleri için bu malın satılabileceği en küçük market yüzeylerini
saptar. Yeni ticari izinleri vermek için her bölgeye ayrı olmak üzere ve
genel ve yaygın tüketim malları satış kanallarındaki her mal sektörü
için tek tek izin verilen en üst toplam yüzeyi belirler. Bu şekilde
modern tekniklerin de kullanılmasıyla, sistemin gelişmesi ve
üretkenliğinin artmasına olanak sağlar, serbest rekabeti korur ve
değişik dağıtım şekilleri arasında dengenin sağlanmasına yardımcı olur.
Mevcut ticari kuruluşlardan depoları hariç yüzeyi 1500 M2’yi geçen büyük
ticari işletmeler de dahil olmak üzere toplam mal satan ve perakende mal
satan market ve ticari merkezlere ayrılacak yerleri saptar. Yeni
açılacak ve satış yüzeyi 400 M2’yi geçen ticari merkez ve işletmelerin
yerleri özel düzenleyici planlar ve parselasyonlarla tespit edilen
bölgelerle sınırlı kalır.
V. SORUNLAR VE ÖNERİLER
Gelişmiş ülkeler nerede ise 1930’lu yıllarda
şimdi bizim yaşadıklarımızdan sonuçlar çıkarıp uyum yasalarını ve
esnafı-tüketiciyi koruyan düzenlemeleri hayata aktarmışlar. Amerika’da
hipermarketlerin pazar payı 30 yılda ancak %3 artarken bizde hiçbir
düzenleme getirilmez ise 5 yılda %35’e ulaşacağı tahmin edilmektedir.
Peki bu durumda bakkal esnaflarımız nerede çalışacak... İşte bunun
yanıtı yok.
Tüketicinin, bakkalları tercih etmemesindeki
sebepleri ise şöyle sıralıyabiliriz:
Seçenek azlığı:
Süpermarketlerde daha çok markada aynı ürünün
bulunabilmesi sonucu seçme hakkı ve kıyaslama imkanı vardır.
Sürat:
Az personelin çalışmasından dolayı hizmetteki yavaşlık.
Teşhir:
İç dizayn eksikliğinden dolayı, müşteri sadece ihtiyacı olan ürünü
almaktadır.
Alan:
30-50 m2’lik mağazalarda müşteri ürünle direk temas edememekte, sadece
tezgahın arkasından siparişini vermektedir.
İmaj:
yanlış bilgi, bilnçsizlik ve psikolojik etkenlerden dolayı müşterilerin
bakkallar hakkındaki olumsuz imajı.
Fiyat:
süpermarketlerin, toptancılardan daha karlı mal almalarıyla düşük
fiyatlarla satış yapmaları.
Çalışma saatleri:
geç saatlere kadar açık olması çalışan kesim için çok büyük kolaylıklar
sağlar.
Çeşitli hizmetler:
süpermarketlerde her türlü ihtiyacınızı aldığınız gibi, oyun bölümleri,
otopark, cafe gibi hizmetlerden de yararlanabilirsiniz.
Bu nedenle;
v
Kantin, Vakıf ve market gibi
isimler adı altında 5422 sayılı Kurumlar Vergisi muafiyeti kapsamında
faaliyette bulunan bu satış üniteleri kira, nakliye, personel, elektrik,
su gibi çeşitli giderleri tamamen devlet desteği ile karşılanan bu
yerlerin bir de fiş ve faturaları vergi iade kapsamında olması serbest
piyasa ekonomisi ile bağdaştıramaz olduğumuz aşikardır. Bu uygulamalar
nedeniyle mağdur edilen küçük esnafın, serbest piyasa koşullarında
rekabet edebilmesi için kamu kurumu ve kuruluşlarının ticaret
yapmamaları sağlanmalıdır.
v
Asli görevi okuyucu kitlesine
vermiş olduğu siyasi görüş, yorum, magazin, aktüel, ekonomi, spor ve
benzeri konularla haber vermek olan gazeteler artık gazete ismi ile
sorulmayıp, müşteri tarafından önce verilen promosyon (ürün ismi; tabak,
makarna, süt, yoğurt, vb.) lanse edilerek istenmektedir. Durum böyle
iken doğal olarak gazete büfeleri bazen bir bakkal dükkanı bazen bir
züccaciye dükkanına dönmekte bu da küçük esnafı mağdur etmektedir. Bu
nedenle gazeteler promosyon olarak verilen ürünler yerine asli görevi
olan “gazeteleri” okuyucusuna sunmalıdır.
v
Hipermarket-Grosmarketler ve
bunların oluşturduğu mağazalar zinciri şehir merkezi dışına
kurulmalıdır. Bu büyük mağazaların sayısında bir sınırlama
getirilmelidir.
v
Şehir merkezine kurulan Hiper_Grosmarketlerin
vergi oranları yüksek tutulmalı, şehir dışına kurulmaları teşvik
edilmelidir.
v
Bakkal ve market gibi küçük
esnafın büyük mağazalarla rekabet edeceği eşit şartlarda mal alım
imkanının verildiği yani haksız rekabetin önlendiği ortam sağlanmalıdır.
v
Hiper ve Grosmarketler, devlet
tarafından denetlenebilmelidir.
v
Bu büyük mağazaların çalışma
saatlerine bir sınırlama getirilmelidir.
v
Aynı sokakta pazarın
kaldırabileceğinden fazla bakkal bulunmaktadır. Bakkalların birbirine
rakip olmamaları için mesafe sınırlaması konması gereklidir.
v
4054 sayılı Rekabetin
Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde bazı firmaların bakkallar için
ayrı, süper/hiper-marketler için ayrı fiyat uygulamaları ortadan
kaldırılmalı, buna aykırı hareket edenlere yasal prosedür
uygulanmalıdır.
v
Belediyelere ait Tanzim Satış
mağazaları Bakkallar için önemli bir rakiptir. Bu konuya Yerel
Yönetimlerin girmemeleri bakkalların lehine olacaktır. Alınacak yapısal
tedbirlerle zaten bakkallar Tanzim Satış gibi satış yapabilecektir.
v
Küçük esnaf ve sanatkarın
varlığını koruması için T.B.M.M.’de yasa çıkarılmalıdır. Aksi taktirde
yüz binlerce küçük esnaf ve sanatkar kepenklerini kapatarak işsizler
ordusuna katılacak ve ileride önlenmesi güç toplumsal yaralar
açılacaktır.
Yasaların gelişmiş ülkeler standardına
uygunluğunun yanı sıra, ülkemizin sosyal, kültürel ve ekonomik yapısına
uyumunun sağlanarak yeni bir yasal tedbirler paketinin hazırlanması
gerekmektedir. Bu yasal tedbirler paketinin kapsamı öncelikle Avrupa
Birliği’ne girme hazırlıklarını yapmakta olan ülkemizin bu birlikte yer
alan haksız rekabetle ilgili tüm yasaların ve uygulamalarının ele
alınarak ülke koşulları altında uygulanabilirliğinin araştırılması
gerekmektedir. Hazırlanacak yeni yasanın Avrupa Birliği’ne entegre
olmayı hızlandıracak ve yasanın uygulamadaki etkinliğini arttıracak
nitelikte olmalıdır.
VI. ESNAF VE SANATKARLAR AÇISINDAN DEĞİŞİKLİK
GEREKTİREN
İLGİLİ
KANUNLAR
v
Rekabet
Kanunu
v
Teşvik
Kanunu
v
Belediyeler Kanunu
v
Vergi
Kanunları
VII. VIII. BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI
2001-2005 dönemini kapsayacak olan
VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın hazırlıkları çalışmaları
çerçevesinde, VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı Özel İhtisas
Komisyonlarının Oluşturulmasına İlişkin 1999/7 sayılı Başbakanlık
Genelgesi gereği “Esnaf ve Sanatkara Götürülen Hizmetler Özel
İhtisas Komisyonu”
kurulmuştur. Bu komisyonun amacı, esnaf, sanatkarlar ve
küçük işletmelerin 2000’li yıllardaki hedeflerini ve sorunlarını
belirlemek ve bu sorunlara gerçekçi çözüm önerileri getirerek
verimliliklerini ve ülke ekonomisine olan katkılarını arttırmaktır.
Bu bağlamda
söz konusu komisyonda bu konu ele alınarak konuyla ilgili aşağıda
belirtilen öneriler dikkate alınmıştır.
v
Şehir merkezlerinde açılan hipermarketler,
grosmarketler vb. başta bakkal esnafı olmak üzere hemen hemen her iş
kolundaki esnaf ve sanatkarın işlerini büyük ölçüde aksatmakta, rekabet
edebilirlik düzeyini azaltmakta, rekabet edebilmek için bu kesimin
çalışma saatlerini uzatarak yıpranmalarına neden olmakta, hatta bir çok
esnaf ve sanatkarı bu marketlere karşı rekabet edemeyip işyerlerini
kapatmak zorunda bırakmaktadır. Bu nedenle, bu kesimin üretim ve hizmet
sektöründe yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır. Bunun da
büyük bir işsizlik ve sosyal patlamalara neden olacağı açıktır. Bu tür
marketler aynı zamanda şehir trafiği, şehir planlaması, görüntü ve çevre
kirliliği vb. sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu marketlerin
Avrupa Birliği ülkelerinde ve diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi şehir
merkezlerinde açılmasına ve çeşitli isimler altındaki şubelerinin yasal
boşluklardan yararlanarak mahalle aralarına yayılmalarına müsaade
edilmemelidir. Bu tür alışveriş merkezlerinin açılması için Avrupa
Birliği ülkelerindeki örnekler de dikkate alınarak bir mevzuat
hazırlanmalı ve bu mevzuat çerçevesinde oluşturulacak yerel komisyonlar
(ilgili kamu ve özel kurum ve kuruluşları ile meslek örgütlerinin
temsilcilerinden oluşacak) aracılığıyla işyeri açma izni verilmelidir.
v
Devletin çeşitli kurumlarınca ve
belediyelerce değişik isimler altında (kantin, kooperatif, vakıf, market
ve tanzim satış üniteleri) faaliyet gösterilmesi, kurumlar tarafından
sağlanan imkanlar açısından (kira, nakliye, personel, araç-gereç, su,
elektrik vb.) esnaf ve sanatkarlar için haksız rekabete yol açmaktadır.
Ayrıca, bu tür işletmeler kurumlar vergisi muafiyeti kapsamında
faaliyetlerini devam ettirmekte, sadece kendi mensuplarına satış
yapmaları gerekirken kendi mensupları dışındakilere de satış
yapmaktadırlar. Bu tür haksız rekabeti engellemek için, her kurum
üzerine düşen kendi asli görevini yapmalı, diğer konularla
ilgilenmemelidir.
VIII. İSTATİSTİKİ
VERİLER
ZET
Nielsen Araştırma Sonuçları
TABLO 1.
|
MARKET AÇILIŞ
HIZI
|
SAYISAL DEĞİŞİM
|
CİRO PAYLARI
|
ORTALAMA CİRO
ORANLARI |
|
MARKET TİPİ (M2) |
AVR.
% |
TUR.
% |
(1994-95)
% |
(1994-95) |
AVR.
% |
TUR.
% |
|
2500-> |
82 |
84 |
48 |
1.7 – 3.0 |
24 |
4.04 |
|
1000-2500 |
112 |
63 |
36 |
2.3 – 3.1 |
25 |
3.98 |
|
400-1000 |
81 |
34 |
16 |
4.7 – 5.0 |
24 |
5.80 |
|
100-400 |
(3) |
89 |
13 |
9.3 – 9.2 |
16 |
9.00 |
|
TOP.BÜYÜK
(ORTAL.)
|
|
|
6.9 |
|
|
|
|
50-100 |
|
15.8 |
|
14.8 – 15.6 |
|
15.50 |
|
< 50 KENT |
|
|
|
44.3 – 42.0 |
|
|
|
< 50 KIRSAL |
|
|
|
22.9 – 22.3 |
|
|
|
< 50 Topl. |
|
(15.8) |
|
|
|
61.7 |
|
GELENEKSEL. PER.TOPL. |
(26) |
|
(0.2) |
|
11 |
|
|
|
AVR:
Avrupa TOP.BÜYÜK: Büyüklüklerin Toplamı ORTAL. :
Ortalama
TUR: Türkiye PER.TOPL. : Perakende
Toplamı |
|
(KAYNAK : Zet Nielsen – Perakende Sektörü Araştırmaları
1994,1995,1996,1997)
TABLO 2.
En önemli mal kalemindeki ürünü alırken fiyatını kim
belirliyor?
Frekans
Yüzde
a.
Kendim
27 4.8
b.
Üretici
167 29.8
c.
Toptancı
349 62.2
d.
Belediye
3 0.5
e.
Diğer
8 1.4 |
TABLO 3.
İşiniz için borç/kredi aldınızsa nereden aldınız?
Frekans Yüzde
a.
Özel bankalardan bireysel kredi
3 0.5
b.
Özel bankalardan ticari kredi
29 5.2
c.
Devlet bankalarından bireysel kredi
12 2.1
d.
Devlet bankalarından ticari kredi
21 3.7
e.
Yakın çevreden(akraba,arkadaş,vb) 53
9.4
|
TABLO 4.
Rekabetinizi olumsuz yönde etkileyen en önemli unsur
hangisidir?
Frekans Yüzde
a.
Rakip firmanın üreticiden
doğrudan alım
yapması 33 5.9
b.
Rakip firmaya alım
büyüklüğüne
bağlı
olarak fiyat iskontosu ve
uygun
vade yapılması 327
58.3
c.
Rakip firmanın müşterilere
promosyon
yapması 29 5.2
d.
Çevrede çok dükkan
olması 124 22.1
e.
Rakip firmanın çalışma
saatlerinin ve günlerinin
daha fazla
olması 5
0.9
|
TABLO 5.
Faaliyet alanınızla ilgili karşılaştığınız en önemli
sorununuz nedir?
Frekans Yüzde
a.
Vergi ve faaliyet alanı ile ilgili
olarak mevzuatın karışık
olması 18 3.2
b.
Faaliyet alanımızda haksız
rekabet
olması
259 46.2
c.
Kar marjlarının düşük
olması 127 22.6
d.
Toplam vergi tutarlarının yüksek olması 111
19.8
e.
Yeterli derecede teşvik ve
muafiyetlerin
olmayışı 15 2.7
|
TABLO 6.
Gelecekle ilgili beklentileriniz nelerdir?
Frekans Yüzde
a.
İşi bırakmak
150 26.7
b.
İşi aynen sürdürmek
158 28.2
c.
İşi büyütmek
239 42.6
d.
Diğer
7
1.2
|
IX.
FAYDANILAN KAYNAKLAR:
1)Türkiye Bakkallar ve Bayiler Federasyonu’nun Araştırma Raporları
2)
Bakkaliye Sektörünün Profili ve Rekabet Olanakları (İTO – 1998 Yayını) |